Müzikçalar

1 Aralık 2008 Pazartesi

Bilim ve Gelecek Aralık 2008 sayısı


20. yüzyıl biliminin köşe taşları
SON 100 YILDA
100 BÜYÜK BULUŞ
20. yüzyılda doğa bilimleri, evreni, doğayı ve insanı anlama yolunda yepyeni perspektifler geliştirdi. Kuantum teorisi, görelilik kuramları, yeni evren modelleri, genetik devrim, parçacık fiziğindeki ve yerbilimindeki baş döndürücü gelişmeler bu yüzyılda yaşandı. 20. yüzyıl kuantum kuramının ortaya atılmasıyla başlamıştı, İnsan Genom Projesi’nin tamamlanmasıyla sona erdi. Atomun içinden evrenin sınırlarına, DNA yapısının keşfinden koyun kuzu Dolly’ye, son 100 yılda bilimi ve dünyayı değiştiren 100 büyük buluş. Seyyit Nezir 1908 Devrimi’nin zamandizini: Jöntürk Devrimi nasıl oluştu? Jöntürk Devrimi ve onu hazırlayan süreç üzerine aslında günümüzü de açıklayan bir yorum ve tasarım arama girişimi, her şeyden önce el altında sağlıklı bir zamandizin gerektirir. Toplumsal hayatın farklı dilimlerindeki değişimleri ve bunların birbiriyle etkileşimini örnekleyen olguları sergilemeye yönelik bir zamandizin, Jöntürk Devrimi’nin dinamiklerini belirgin kılacaktır. Ender Helvacıoğlu Derin devlet ve Ergenekon Davası Derin devlet yasadışı değildir, yasa üstüdür. Mevcut sistem çerçevesinde, kim politikayı oluşturuyor, kararları alıyor ve uygulayabiliyorsa derin devlet odur. Türkiye gibi ülkelerde derin devlet, emperyalizme en bağımlı, onun doğrudan uzantısı olan kesimler içinde aranmalıdır. Ergenekon Davası’nda asıl derin devlet, iddia makamıdır. Prof. Dr. Mehmet Sakınç Dünya folklorunda fosillerin rolü Kafaları ve kanatları kartal, vücutlarının geri kalan kısma aslan, pençeleri boynuz kadar iri olan mitolojik varlık Griffinler, bir tür dinozor olan Protoceratops’tur. Dragonların kökeni soyu tükenmiş sürüngen fosilleridir. Tek gözlü cycloplar, fil fosilleridir. Nesli tükenmiş omurgasız Vanlıların fosilleri halkların hayal dünyasını binlerce yıldır süslemiştir. Tacîser Tüfekçi Sivas ile söyleşi Anadolu Uygarlığı’nın özgün yorumlayıcıları Frigler Bugün hâlâ Sivrihisar kilimlerinde Frig motifleri yaşamakta. Ana Tanrıça Matar’a yapılan dinsel ritüellerde insanı kendinden geçiren Frigyen modundaki müzik, “Aşkın kanununu yazsam yeniden” sözleriyle dilimizde! Bu ortak yazgı, Anadolu’nun her yeni gelen toplumla zenginleşen düşünce, inanç ve yaşam birliğine dayanır. Prof. Dr. Haluk Eyidoğan Barajın tetiklediği deprem mi? 3 Eylül 2008 Atatürk Barajı depremi ile ilgili incelemelerimizi sürdürürken bir özellik dikkatimizi çekti: Atatürk Barajı’nın çevresinde yoğunlaşan mikrodeprem aktivitesi. Bu aktivitenin Doğu Anadolu Fayı ile ilgili olmadığı açıktır. Dağılım incelendiğinde dış merkez yoğunlaşmasının baraj gölü üzerinde oluştuğu açıkça gözlenir. Yrd. Doç. Dr. Hasan Aydın İslam filozofu Râzî’ye göre ölüm korkusu Natüralist eğilimli ünlü İslam filozofu Râzî, ölüm korkusu sorununu irdeler. İster ruhun bedenden bağımsız bir varlığının olmadığına inansın isterse ruhun bedenden bağımsız bir varlığının olduğunu düşünsün, insanın, ölümden korkmaması gerektiğini temellendirmeye çalışır. Bilim ve Gelecek’in yeni sayısında ayrıca, Ali Nesin’le Matematik Sohbetleri, Yayın Dünyası, Satranç, Briç, Forum, Bulmaca gibi bölümlerde canlı haberler, bilimsel bilgiler, bilim tarihi öyküleri, söyleşiler, kitap tanıtımları ve tartışmalar yer alıyor. Bilim ve Gelecek Dergisi Adres: Sakızağacı Cad. Nane Sok. 15/4 Beyoğlu-İstanbul Tel: 0212-244 97 95 www.bilimvegelecek.com.tr
[left]http://www.ondeyis.net/files/mail_311.jpg[/left][size=18][b]20. yüzyıl biliminin köşe taşları
SON 100 YILDA
100 BÜYÜK BULUŞ [/b][/size]
20. yüzyılda doğa bilimleri, evreni, doğayı ve insanı anlama yolunda yepyeni perspektifler geliştirdi. Kuantum teorisi, görelilik kuramları, yeni evren modelleri, genetik devrim, parçacık fiziğindeki ve yerbilimindeki baş döndürücü gelişmeler bu yüzyılda yaşandı. 20. yüzyıl kuantum kuramının ortaya atılmasıyla başlamıştı, İnsan Genom Projesi’nin tamamlanmasıyla sona erdi. Atomun içinden evrenin sınırlarına, DNA yapısının keşfinden koyun kuzu Dolly’ye, son 100 yılda bilimi ve dünyayı değiştiren 100 büyük buluş.


Seyyit Nezir
1908 Devrimi’nin zamandizini: Jöntürk Devrimi nasıl oluştu?
Jöntürk Devrimi ve onu hazırlayan süreç üzerine aslında günümüzü de açıklayan bir yorum ve tasarım arama girişimi, her şeyden önce el altında sağlıklı bir zamandizin gerektirir. Toplumsal hayatın farklı dilimlerindeki değişimleri ve bunların birbiriyle etkileşimini örnekleyen olguları sergilemeye yönelik bir zamandizin, Jöntürk Devrimi’nin dinamiklerini belirgin kılacaktır.
Ender Helvacıoğlu
Derin devlet ve Ergenekon Davası
Derin devlet yasadışı değildir, yasa üstüdür. Mevcut sistem çerçevesinde, kim politikayı oluşturuyor, kararları alıyor ve uygulayabiliyorsa derin devlet odur. Türkiye gibi ülkelerde derin devlet, emperyalizme en bağımlı, onun doğrudan uzantısı olan kesimler içinde aranmalıdır. Ergenekon Davası’nda asıl derin devlet, iddia makamıdır.
Prof. Dr. Mehmet Sakınç
Dünya folklorunda fosillerin rolü
Kafaları ve kanatları kartal, vücutlarının geri kalan kısma aslan, pençeleri boynuz kadar iri olan mitolojik varlık Griffinler, bir tür dinozor olan Protoceratops’tur. Dragonların kökeni soyu tükenmiş sürüngen fosilleridir. Tek gözlü cycloplar, fil fosilleridir. Nesli tükenmiş omurgasız Vanlıların fosilleri halkların hayal dünyasını binlerce yıldır süslemiştir.
Tacîser Tüfekçi Sivas ile söyleşi
Anadolu Uygarlığı’nın özgün yorumlayıcıları Frigler
Bugün hâlâ Sivrihisar kilimlerinde Frig motifleri yaşamakta. Ana Tanrıça Matar’a yapılan dinsel ritüellerde insanı kendinden geçiren Frigyen modundaki müzik, “Aşkın kanununu yazsam yeniden” sözleriyle dilimizde! Bu ortak yazgı, Anadolu’nun her yeni gelen toplumla zenginleşen düşünce, inanç ve yaşam birliğine dayanır.
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan
Barajın tetiklediği deprem mi?
3 Eylül 2008 Atatürk Barajı depremi ile ilgili incelemelerimizi sürdürürken bir özellik dikkatimizi çekti: Atatürk Barajı’nın çevresinde yoğunlaşan mikrodeprem aktivitesi. Bu aktivitenin Doğu Anadolu Fayı ile ilgili olmadığı açıktır. Dağılım incelendiğinde dış merkez yoğunlaşmasının baraj gölü üzerinde oluştuğu açıkça gözlenir.
Yrd. Doç. Dr. Hasan Aydın
İslam filozofu Râzî’ye göre ölüm korkusu
Natüralist eğilimli ünlü İslam filozofu Râzî, ölüm korkusu sorununu irdeler. İster ruhun bedenden bağımsız bir varlığının olmadığına inansın isterse ruhun bedenden bağımsız bir varlığının olduğunu düşünsün, insanın, ölümden korkmaması gerektiğini temellendirmeye çalışır.

Bilim ve Gelecek’in yeni sayısında ayrıca, Ali Nesin’le Matematik Sohbetleri, Yayın Dünyası, Satranç, Briç, Forum, Bulmaca gibi bölümlerde canlı haberler, bilimsel bilgiler, bilim tarihi öyküleri, söyleşiler, kitap tanıtımları ve tartışmalar yer alıyor.
Bilim ve Gelecek Dergisi
Adres: Sakızağacı Cad. Nane Sok. 15/4 Beyoğlu-İstanbul
Tel: 0212-244 97 95 www.bilimvegelecek.com.tr[left]http://www.ondeyis.net/files/mail_311.jpg[/left][size=18][b]20. yüzyıl biliminin köşe taşları
SON 100 YILDA
100 BÜYÜK BULUŞ [/b][/size]
20. yüzyılda doğa bilimleri, evreni, doğayı ve insanı anlama yolunda yepyeni perspektifler geliştirdi. Kuantum teorisi, görelilik kuramları, yeni evren modelleri, genetik devrim, parçacık fiziğindeki ve yerbilimindeki baş döndürücü gelişmeler bu yüzyılda yaşandı. 20. yüzyıl kuantum kuramının ortaya atılmasıyla başlamıştı, İnsan Genom Projesi’nin tamamlanmasıyla sona erdi. Atomun içinden evrenin sınırlarına, DNA yapısının keşfinden koyun kuzu Dolly’ye, son 100 yılda bilimi ve dünyayı değiştiren 100 büyük buluş.


Seyyit Nezir
1908 Devrimi’nin zamandizini: Jöntürk Devrimi nasıl oluştu?
Jöntürk Devrimi ve onu hazırlayan süreç üzerine aslında günümüzü de açıklayan bir yorum ve tasarım arama girişimi, her şeyden önce el altında sağlıklı bir zamandizin gerektirir. Toplumsal hayatın farklı dilimlerindeki değişimleri ve bunların birbiriyle etkileşimini örnekleyen olguları sergilemeye yönelik bir zamandizin, Jöntürk Devrimi’nin dinamiklerini belirgin kılacaktır.
Ender Helvacıoğlu
Derin devlet ve Ergenekon Davası
Derin devlet yasadışı değildir, yasa üstüdür. Mevcut sistem çerçevesinde, kim politikayı oluşturuyor, kararları alıyor ve uygulayabiliyorsa derin devlet odur. Türkiye gibi ülkelerde derin devlet, emperyalizme en bağımlı, onun doğrudan uzantısı olan kesimler içinde aranmalıdır. Ergenekon Davası’nda asıl derin devlet, iddia makamıdır.
Prof. Dr. Mehmet Sakınç
Dünya folklorunda fosillerin rolü
Kafaları ve kanatları kartal, vücutlarının geri kalan kısma aslan, pençeleri boynuz kadar iri olan mitolojik varlık Griffinler, bir tür dinozor olan Protoceratops’tur. Dragonların kökeni soyu tükenmiş sürüngen fosilleridir. Tek gözlü cycloplar, fil fosilleridir. Nesli tükenmiş omurgasız Vanlıların fosilleri halkların hayal dünyasını binlerce yıldır süslemiştir.
Tacîser Tüfekçi Sivas ile söyleşi
Anadolu Uygarlığı’nın özgün yorumlayıcıları Frigler
Bugün hâlâ Sivrihisar kilimlerinde Frig motifleri yaşamakta. Ana Tanrıça Matar’a yapılan dinsel ritüellerde insanı kendinden geçiren Frigyen modundaki müzik, “Aşkın kanununu yazsam yeniden” sözleriyle dilimizde! Bu ortak yazgı, Anadolu’nun her yeni gelen toplumla zenginleşen düşünce, inanç ve yaşam birliğine dayanır.
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan
Barajın tetiklediği deprem mi?
3 Eylül 2008 Atatürk Barajı depremi ile ilgili incelemelerimizi sürdürürken bir özellik dikkatimizi çekti: Atatürk Barajı’nın çevresinde yoğunlaşan mikrodeprem aktivitesi. Bu aktivitenin Doğu Anadolu Fayı ile ilgili olmadığı açıktır. Dağılım incelendiğinde dış merkez yoğunlaşmasının baraj gölü üzerinde oluştuğu açıkça gözlenir.
Yrd. Doç. Dr. Hasan Aydın
İslam filozofu Râzî’ye göre ölüm korkusu
Natüralist eğilimli ünlü İslam filozofu Râzî, ölüm korkusu sorununu irdeler. İster ruhun bedenden bağımsız bir varlığının olmadığına inansın isterse ruhun bedenden bağımsız bir varlığının olduğunu düşünsün, insanın, ölümden korkmaması gerektiğini temellendirmeye çalışır.

Bilim ve Gelecek’in yeni sayısında ayrıca, Ali Nesin’le Matematik Sohbetleri, Yayın Dünyası, Satranç, Briç, Forum, Bulmaca gibi bölümlerde canlı haberler, bilimsel bilgiler, bilim tarihi öyküleri, söyleşiler, kitap tanıtımları ve tartışmalar yer alıyor.
Bilim ve Gelecek Dergisi
Adres: Sakızağacı Cad. Nane Sok. 15/4 Beyoğlu-İstanbul
Tel: 0212-244 97 95 www.bilimvegelecek.com.tr

3 Ocak 2008 Perşembe

Posted by Picasa

24 Mayıs 2007 Perşembe

Posted by Picasa

24 Nisan 2007 Salı

Victor Jara


Victor Jara (1938 - 1973) Köylü bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Babası bir çiftlikde çobandı. Babasının okuma yazması yoktu ama annesinin okuma yazması vardı. Victor jara Şili'de üniversite de okumayı başaran nadir köylü çocuklarından bir tanesiydi. Önce tiyatro ile başlayan sanatcı üretkenliğini, şarkı ile sürdürdü. Şili halk müziğini çağdaş normlarla, yorumlayarak "Yeni şarkı" hareketinin öncülerinden oldu. Her ülkede olduğu gibi toplumlar, Şili halkı açlık ve yoksulluk içerinde kıvranıyordu. Emperyalist oyunlar ve egemenlik savaşımından, Şili kıvranıyordu. Jara müzikle küçük yaşlarda tanıştı. Annesi gitar çalıyor önemli günlerde şarkı söylüyordu. Annesi beraberinde Jara'yı da götürüyordu. Jara o günler için "Annem çalarken o tahta kutudan çıkan ezgiler içime işlerdi. Anımsıyorum, o çalarken olduğum yerde taş kesilir, kendimden geçerdim. Sonra, en küçük zevkimden biride gitara dokunmak, yavaş yavaş okşamaktı. Ne hayaller kurardım o zamanlar... Uçsuz bucaksız bir hayal denizine dalar giderdim..."... Şarkılarında halkının çektiği acıları, işçi sınıfinın sömürülmüşlüğünü ve mücadelesini, köylülüğün derebeylik koşulları altında ezilmişliğini ve ülkesinin emperyalistlerce nasıl yağmalandığını anlattı. 1970 Yılı seçimlerinde Şili'de sosyalist aday Allende'yi desteklemişti. ABD Emperyalizmi ve güdümüne karşı da bir başarı olarak, seçimleri Allende kazandı. Ancak bu uzun sürmedi ve ABD nin organizasyonunda gerçekleştirilen faşist darbe sonucunda, teslim olmadan, çarpışarak hayatını kaybetti Allende. Şili halkı kapitalizmin çıplak yüzü olan faşizmin, zulüm ve işkencesinde, esaret altına alındı. Yargısız infazlar, işkenceler, zindan ve hücreler... 1973 yılında Şili'de Pinochet önderliğinde gerçekleştirilen faşist darbe sonrası, V. Jara darbe den hemen sonra stadyumlara doldurulup katledilecek insanlara moral veriyordu. Kendisinide öldüreceklerini bildiği halde... Yine böyle bir günde, şarkısına, en küçük zevkinden biri olan gitara dokunmaya ve yavaş yavaş okşamaya başladı. Stadyuma katledilmek için doldurulan insanlar katıldı şarkısına. Faşist iktidar, önce susturmak için Jara'nın ellerini kırdı. Çünkü o eller çalıyordu, çünkü o eller dokunuyordu, çünkü o eller okşuyordu acının direngen yüreğini. Jara susmadı, gitarını çalamıyordu ama şarkısına devam ediyordu. Şarkısını, o söylediğinde direnci okşayan, sıcağıyla saran şarkısını susturmak için kafasını parçalayarak, atan kalbini durdurdular. Ama susturulamayan yüreği, şarkısı "Ölümsüz şarkı" hala Jara'nın ağzında, ezilenlerin ıslığında, tarihin isyanında sürüyor. "Devrimci şarkılarla ticaret yapmıyorum ben. Öyle olsaydı, bügün altımda son model bir arabam, havuzlu bir evim olurdu. Şarkıların devrimcisi olmak, üstü başı yırtık pırtık, bir deri bir kemik gezmek, ahırda yaşamak da değildir. Uyum, prensip sorunudur. İnsan yaşamında idelojik yön çizmedikçe, kendi içinde uyumu bulamaz." (Victor Jara) jara öldürülmeden önce stadyumda yazip bestelediği ve daha sonra serbest bırakılan bir tutuklu tarafından dışarıya ulaştırılan "son mesaji"nda şöyle diyordu; ŞİLİ STADYUMU (Son Şarkı) Beş bin kişiyiz şehrin bu küçük bölümünde. Beş bin kişiyiz. Ne kadar olacağız bilemem şehirlerde ve bütün ülkede. Yalnız burada on bin el tohum eken ve fabrikaları işleten. İnsanlığın ne kadarı açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla, baskıyla, terör ve delilikle karşı karşıya. Yittiler aramızdan altısı uzaydaki yıldızlarca. Biri öldü, ikincisine vurdular vurdular inanmazdım asla bir insana böyle vurulacağına. Diğer dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti, biri boşluğa attı kendini, diğeri vuruyordu başını duvara, ama hepsinin bakışlarında ölümün işareti. Nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü! Taktıkları yok hiç bir şeyi demir parmaklıklar arasında yürütüyorlar planlarını. Kan madalyadır onlara, katliam kahramanlık gösterisi. İstediğin dünya bu mu tanrım? Bunun için mi harcadın yaratıcılığının ve emeğinin yedi gününü. Tükeniyor ömürler dört duvar arasında, ilerlemeyen bir sayı gibi, yalvararak ölümün bir an önce gelmesi için. Birden sızlıyor vicdanım, görüyorum yürek vuruşlarıyla değil, makinaların temposuyla atan akını ve askerlerin ebelerinin sahte tatlılığıyla dolu yüzlerini. Ya Meksika, ya Küba, ya dünya? Nasıl ağlıyorlar bu alçaklığa! On bin el kadarız artık üretemeyen. Ne kadarız bütün ülkede? Daha kuvvetli vuruyor başkan yoldaşımızın kanı bombalar ve mitralyözlerden. Böyle vuracak bizim yumruğumuz yeniden. Kara bir şarkı oldu dilimden dökülenler yansıtayım dediğimde bu dehşeti! Dehşetti yaşadığım, ölümüm dehşet. Ezgileri oldular bu şarkının şimdi sonsuzluğa karışan sessizlik ve çığlıklarda nice, nice onlar. Hiç görmemiştim bu gördüğümü, hissetmemiştim böylesine yürekten tomurcuğun doğacağı anı... Ölümsüz şarkısını söylüyor Hala, Victor Jara

31 Aralık 2006 Pazar

selam

selam tüm dostlara